info@dinamikbilinc.com

ÜYE GİRİŞİ

ÜYE GİRİŞİ

E-posta Adresiniz *
Şifreniz *
Beni Hatırla

“Düşünceler maddedir”, bu gerçektir.  Belirgin bir amaç, kararlılık ve ateşleyici bir arzuyla birleştiklerinde zenginliğe veya diğer somut nesnelere dönüşebilme güçleri vardır.

Yaklaşık 30 yıl önce, Edwin Barnes, insanın gerçekten DÜŞÜNEREK ZENGİN olacağını keşfetti.  Keşfine varışı, büyük Edison’un iş ortağı olma yolunda, HAREKETE GEÇİRİCİ BİR ARZUYLA ve adım adım oldu. İlk adım, büyük Edison’un iş ortağı olmak için güçlü bir istekti. Barnes’ın arzusunun önemli bir özelliği vardı; kesinlik. Edison’la çalışmak istiyordu, Edison için değil. Arzusunu nasıl gerçeğe dönüştürdüğünü dikkatle okuyun. Zenginliklere götüren 13 ilkeyi daha iyi anlayacaksınız. Bu ARZU ilk kez Barnes’ın aklına geldiğinde, hemen eyleme geçebilecek bir durumda değildi. Önünde iki güçlük vardı. Edison’u tanımıyordu ve yola çıkacak tren bileti parası yoktu.

Bu zorluklar, arzusunun peşinde gitmek isteyen çoğu insanın cesaretini kırar. Ancak, onunki sıradan bir arzu değildi. Koşullara boyun eğmek yerine, yük treninde yolculuk yapmayı seçti. Edison’un laboratuvarına giderek kendini tanıttı. Mucitle iş yapmak istediğini bildirdi. Yıllar sonra Edison, Barnes’la ilk karşılaşmasını şöyle anlattı. “Sıradan bir serseri gibi karşımda duruyordu. Ancak yüzündeki ifade, amacına ulaşmakta kararlı olduğunu gösteriyordu. Tüm geleceğini tek hedefe bağlayacak kadar derin bir şekilde ARZULAYAN insanın hedefi elde edeceği kesindir.  Ona istediği fırsatı verdim. Başarana kadar direnmeye kararlı olduğunu görmüştüm. Sonraki olaylar da bunu doğruladı.”

Genç Barnes’ın Edison’a söyledikleri değil,  ne düşündüğü önemliydi. Edison’un ofisinde çalışmaya başlamasını görünüşü değil – görünüşü aleyhineydi- DÜŞÜNDÜKLERİ sağlamıştı.

Barnes,  Edison’un ofisinde düşük ücretle önemsiz bir işte çalışmaya başladı. Aylar geçti. Barnes’ı aklındaki KESİN ANA AMACA götürecek herhangi bir gelişme olmadı. Ancak Barnes ‘ın zihninde önemli bir şey oluyordu. Edison’un ortağı olma ARZUSU sürekli büyüyordu. Psikologların söylediği gibi, “Bir insan, bir şey için hazırsa, görünüşüne de yansır.”   Barnes, Edison’la iş ortaklığına hazırdı, aradığını elde edene kadar hazır olarak beklemeye kararlıydı.  Şöyle düşünmedi; “Ne yapalım! Sanırım fikrimi değiştirip, satış görevlisi olmayı deneyeceğim.” Onun yerine şunu dedi; “Edison’la iş yapmaya geldim, hayatımın kalanında bu uğurda ne gerekirse yapacağım.”                

İnsanlar KESİN bir AMAÇ edinip, tüm varlıklarıyla bu amacın peşinden gitselerdi, söyleyecek ne değişik öyküleri olurdu. Kararlılık, belirli bir ARZUYA yönelik ısrarcılık, tüm itirazları yatıştırır ve gereken fırsatı doğurur.

Fırsat Barnes’ın beklediğinden farklı bir yönden geldi. Bu, fırsatın oyunlarından biridir. Arka kapıdan içeri sızmak gibi bir alışkanlığı vardır. Çoğunlukla, şanssızlık veya geçici yenilgi olarak gelir. Belki de bu nedenle, pek çok kişi fırsatı fark edemez.

Edison, o sıralar yeni bir ofis aracı yapmıştı. Edison Dikte Makinesi.  Satış elemanları, satışının zor olacağı kanısındaydılar.  Barnes, çıkan fırsatı fark etti. Mucidi ve Barnes dışındakilerin ilgisini çekmeyen acayip görünüşlü bir makineydi. Barnes makineyi satabileceğini biliyordu. Edison’a teklif etti ve hemen kabul gördü. Makineyi sattı. Aslında, o kadar başarılı sattı ki, Edison ona tüm ülkede dağıtım ve pazarlama yetkisini verdi. Bu iş ortaklığı, senelerce şu sloganla anıldı. “Edison tarafından yapıldı, Barnes tarafında kuruldu.” 30 yıldan uzun süren ortaklıkla Barnes zengin oldu.  Bundan da önemlisi, “Önce Düşüncelerinde Zengin Olunması Gerektiğini” kanıtladı.

Bu ARZUNUN Barnes ‘a kazandırdığı nakit para miktarını bilmiyorum. Belki iki, üç milyon dolardır. Paranın miktarı ne olursa olsun, çıkarılan şu dersin yanında önemsiz kalır.  “Bilinen doğa yasalarının kullanımıyla, soyut düşünce dalgaları, maddi varoluşa dönüşürler

Büyük Edison’la iş ortaklığını düşünerek başardı.  Düşünerek zenginliğe kavuştu. Barnes’ın başlangıçta hiçbir şeyi yoktu. Hiç parası yoktu.  Eğitimi çok azdı. Nüfuzlu değildi.  Sadece NE İSTEDİĞİNİ BİLİYORDU VE GERÇEKLEŞTİRENE KADAR DİRENME KARARLILIĞINI SÜRDÜRDÜ. Kazanmak için inisiyatif, inanç ve iradesi vardı. Bu soyut kuvvetler, onun büyük mucitle iyi bir iş yapmasını sağladı. 

Şimdi başka bir örneğe bakalım. Zenginliğin somut kanıtları olmasına rağmen, amacına üç adım kala vaz geçtiği için hepsini kaybeden birinin öyküsü.

Altından 1 metre Ötede

Geçici yenilginin etkisiyle vaz geçme alışkanlığı, başarısızlığın en yaygın nedenidir. Herkes bir dönem, bu hatayı yapmıştır.

Altına hücum günlerinde, genç R.U.Darby de bu akıma kapılmıştı. Darby, KAZARAK ZENGİN OLMAK için batıya gitti. Yeryüzünde çıkarılan altından çok daha fazlasının insan zihninde bulunduğunu hiç duymamıştı.  Altın arzusu kesindi. Haftalarca çalıştıktan sonra, parıldayan bir altın damarı ile ödüllendirildi. Cevheri yüzeye çıkarmak için alet gerekiyordu. Madeni sessizce kapatıp eve döndü. Akrabaları ve komşularına altın filizinden söz etti ve gereken aletleri almak için parayı toplayıp, aletleri yüklediler. Darby ve amcası madene çalışmaya gittiler. İlk altınlar tahlile gitti. Yapılan tahlil sonucu, Colarado’daki en zengin ocaklardan birinin bulunduğunu bildiriyordu. Birkaç araba madenle borçları temizleyecekti. Sonra gelsin büyük karlar! Kazmaya devam ederken bir şey oldu, altın damarı kayboldu! Ümitsizce aradılar ama sonuç vermedi.

Vaz geçmeye karar verdiler.

Aletleri hurdacıya satıp, eve geri döndüler. Hurdacı akıllı bir adamdı. Bir maden mühendisi getirdi ve inceleme yaptırdı. Mühendis, kazmayı durdurdukları yerden üç adım ötede bir damar olması gerektiğini söyledi. O hurdacı, altın madeninden milyonlarca dolar kazandı. Vaz geçmeden önce, bir uzmanın görüşünü almayı akıl etmişti.

Darby, aletleri aldığı paranın çoğunu, akrabalarından ve komşularından toplamıştı. Borçlarını geri ödemek, Darby’nin yıllarını aldı. Çok sonraları, Bay Darby, ARZUNUN altına dönüşebileceğini keşfedince, kaybettiği paranın çok daha fazlasını kazandı. Bu keşfi, sağlık sigortası satma işine başladıktan sonra oldu.

Altından üç adım ötede durduğu için, kaybettiği büyük zenginliği hatırlayıp, “Altından üç adım ötede durdum, insanlar sigorta almayı reddettikleri zaman asla durmayacağım” diyerek yılda milyon dolar kazanç elde eden sayılı sigortacıdan biri oldu. “Kararlılığını”, altın madeni işinden “vaz geçişinden” aldığı derse borçluydu.

İnsanın başarı elde etmesinden önce, geçici yenilgiler ve belki de başarısızlıklarla karşılaşması kesindir. Yenilgi karşısında, çoğunluk için en kolay ve en mantıklı yol vazgeçmektir. Bu ülkenin en başarılı 500 kişisi, en büyük başarının, tam yenilgiye teslim olacakları noktadan bir adım ötede geldiğini söylediler.  Yenilgi, içinde alay ve kurnazlık barındıran bir hilebaz gibidir.  

Kararlılık konusunda 50 kuruş dersi 

Draby, “Hayat Üniversitesinden” mezun olduktan ve altın madenciliği deneyiminden yararlanmaya karar verdikten kısa bir süre sonra, “Hayır”ın gerçekte hayır anlamına gelmediğini gösteren bir olaya tanık oldu.

Bir gün, çiftlik işleten amcasına değirmende yardım ediyordu. Değirmenin kapısı sessizce açıldı. Kiracılardan birinin çocuğu, küçük bir siyahi kız içeri girerek, kapının yanında durdu. Amcası “Ne istiyorsun” diye bağırdı. Kız kısık bir sesle,

-Anneme 50 kuruş gerekli.

- Vermiyorum, şimdi eve koş. 

-Evet efendim.

Kız kımıldamadı.

-Sana eve git dedim. Yoksa bir güzel pataklarım seni.

-Evet efendim.

Ancak, çocuk gene kımıldamadı. Amca işine devam etti. Bir ara kızın gitmediğini fark etti. Buğday çuvalını yere indirip, eline bir sopa aldı, tehditkâr bir ifadeyle çocuğa yürüdü. Amca çocuğa yaklaşınca, çocuk bir adım geri attı ve avazı çıktığı kadar bağırdı.

-ANNEM 50 KURUŞU ALMAK ZORUNDA

 

Amca durdu, kıza baktı, sopayı indirip, cebinden 50 kuruş çıkardı. Çocuk parayı alıp, gözlerini biraz önce yenilgiye uğrattığı adamdan ayırmadan geri geri kapıya gitti ve dışarı çıktı.

Amcası bir ambalaj kutusunun üzerine oturup, 10 dakika sessizce camdan dışarı baktı. Darby ilk kez küçük siyahi bir çocuğun bir yetişkin beyaza hükmettiğini görüyordu. Amcasının öfkesini yatıştırıp, bir kuzu gibi uysal olmasını sağlayan neydi? Küçük kız duruma egemen olacak nasıl bir olağanüstü güç kullanmıştı? Darby bu öyküyü bana anlatana dek bu soruların cevabını bulamamıştı.  

 

Yaşam gariptir ve çoğu kez önceden kestirilemez. Başarıların ve yenilgilerin kökleri basit deneyimlerdedir. Bay Darby’nin deneyimleri sıradan ve basitti, gene de onun kaderini belirlediler. Bu nedenle yaşamın kendisi kadar önemliydiler. İki olayı değerlendirip ders çıkardığı için kazandı.  Kararlılık gerektiren durumlarda, eski değirmende kocaman gözleriyle meydan okuyan o küçük çocuğu görüyordu. Ne kadar zor olursa olsun, ona devam etmeyi öğretmişti. Başarıya gitmek isteyen ama yolda karşılaştığı yenilgilerden ders çıkarmaya niyeti ve zamanı olmayan insanlar da vardır. Yenilgileri, fırsatlara giden basamak taşlarına çevirme sanatını nasıl ve nerede öğrenebiliriz?

Bu sorulara cevap olarak bu kitap yazıldı.

Cevaplamak için on üç ilkeden söz edeceğiz.  Ancak unutmayın ki, satırları okurken, aradığınız cevap, bir fikir, bir plan veya amaç olarak kendi zihninizde ortaya çıkabilir. Başarı için gereken tek şey, sağlam bir fikirdir. Burada anlatılan ilkeler, bilinen en elverişli, en yararlı fikirleri ortaya koyuyor. 

Bu ilkeleri anlatmaya başlamadan önce, şu önemli öneriyi bilmeye hakkınız var…ZENGİNLİKLER GELMEYE BAŞLADIKLARINDA, ÖYLE HIZLI ÖYLE BÜYÜK BOLLUK İÇİNDE GELİRLER Kİ, İNSAN ONCA KITLIK YILLARI BOYUNCA NEREDE SAKLANDIKLARINI MERAK EDER.  Zenginlik için, çok ve uzun süre çalışmak gerektiğini söyleyen genel inanışa karşın bu ifade şaşırtıcıdır.

DÜŞÜNÜP ZENGİN OLMAYA BAŞLADIĞINIZDA, zenginliğin belirli bir zihin durumu gerektirdiği, sanılandan az bir çalışmayla da olabileceğini görürsünüz. Zenginlikleri çeken zihin durumuna nasıl ulaşılır. Bunu anlayabilmek için, 25 yılda, 25 000 insan inceledim. O araştırma olmadan bu kitap yazılamazdı.

Buradaki ilkeleri ve felsefeyi inceleyip, yönergeleri izledikçe, parasal durumunuz iyileşecek, dokunduğunuz her şeyin değer kazandığını göreceksiniz. Olanaksız mı? Kesinlikle olanaklı. Ortalama insan, “olanaksız” sözcüğüne aşinadır ki, bu bir zaaftır. İşe yaramayan tüm yolları,  bir şeylerin neden yapılamayacağını bilirler. Bu kitap, başarının kurallarını öğrenmeye ve gereken her şeyi yapmaya hazır olanlar için yazıldı.

Başarı, BAŞARI BİLİNCİ olanlara gelir.

Başarısızlık, kendilerine BAŞARISIZLIK BİLİNCİ geliştirme izni verenlere gelir.

Bu kitap, zihinlerini, BAŞARISIZLIK BİLİNCİNDEN BAŞARI BİLİNCİNE nasıl geçireceğini öğrenmek isteyenlere yazıldı.

Sık rastlanan bir diğer zaaf da şudur; kendi inanç ve değerlendirmelerinin her zaman doğru olduğunu düşünme alışkanlığı.  Başarısızlığa, yokluk ve acıya odaklı insanlar, düşünerek zengin olunmayacağını sanırlar.

Henry Ford’un kararlılığı ve ısrarcılığı, çeşitli üretim aşamalarında ona pek çok başarı getirdi. Bir yıl boyunca hiçbir sonuç alınmadan yapılan araştırmaların, sonunda başarı getirdiği durumlar oldu. Ford’u zengin yapan ilkeleri kavrarsanız, siz de girdiğiniz işlerden onun kazanımlarına eşit sonuçlar elde edebilirsiniz.

“SİZ KADERİNİZİN EFENDİSİ, RUHUNUZUN KAPTANISINIZ”, ÇÜNKÜ…

 “Kaderimin efendisi, ruhumun kaptanı benim” Henley’in bu mısraları “Düşüncelerimin denetimi bendedir” diyor.

Bu küçük dünyamızın içinde yüzdüğü, bizim içinde var olduğumuz ve hareket ettiğimiz enerji alanı,  inanılamayacak kadar yüksek bir enerjiyle titreşir.  Bu alan, zihnimizdeki egemen düşüncelere kendisini UYDURAN bir evrensel güçle doludur. Ve düşüncelerimizi, maddi eşdeğerine dönüştürerek doğal yollardan bizi ETKİLER.

Şair bize bu büyük gerçeği söylemiş olsaydı, NEDEN kaderimizin efendisi, ruhumuzun kaptanı olduğumuzu anlardık. Şair bize şunları önemle vurgulayarak söylemeliydi: Bu evrensel güç yıkıcı veya yapıcı düşünceler arası hiç ayrım yapmaz, bu önemle bilinmelidir. Zenginlik düşüncelerini de yoksulluk düşüncelerini de aynı hızla gerçekliğe dönüştürmek için bizi harekete geçirir. Zihnimizde tuttuğumuz ana düşünceler beynimize mıknatıs özelliği verir. Bu “mıknatıs”, baskın olan düşüncelerimizin doğasıyla uyumlu olan yaşam güçlerini, insanları ve koşulları bize çeker.

Büyük zenginlikler oluşturmadan önce, beyni, yoğun bir ARZUYLA, bolluk için mıknatıslamak gerekir. Bolluk elde etme arzusu, bu amaç için kesin bir plan yaratmaya bizi zorlayana kadar geliştirilmelidir. Henley bir filozof değil, bir şair olduğu için bu muhteşem gerçeği şiirsel bir dille yazıp, yorumu okuyuculara bırakmıştır.

Yavaş yavaş, gerçek ortaya çıkıyor. Bu kitaptaki ilkeler, ekonomik kaderimizin sırrını açıklıyor.

Şimdi ilk ilkeyi inceleyelim. Açık bir zihinle okuyunuz ve bunların tek bir kişinin buluşu olmadığını biliniz. Yoksulluk ve az bir eğitimle başlayarak çok zengin olan 500 den fazla kişinin yaşam deneyimlerinden toplanan ilkelerdir. Siz de yararınıza kullanabilirsiniz.

 

 

X

Right Click

No right click